|
ZiYARETCi DEFTERiM
Ekrem Çetinkaya | Kartını Oluştur
İsim: | ahmet kilic | Zaman: | 02.09.2008, 15:43 (UTC) | Mesaj: | sumeyye karabacak neyaptimda sen bana kiziyorsun |
İsim: | sümeyye karabacak | Zaman: | 02.09.2008, 15:29 (UTC) | Mesaj: | sanane ahmet kılıç sanane bi karışma herşeye bi sus ya herşeyin içinde sn warsn herşeye maydonoz olma.
|
Kullanıcı: | (locked user) | Zaman: | 02.09.2008, 11:12 (UTC) | Mesaj: | gzel olmuş.banada beklerim www.vby.tr.gg :D |
İsim: | ahmethan kılıç | Zaman: | 01.09.2008, 21:02 (UTC) | Mesaj: | valla sümeyye iyi diyosun,hoş diyosunda neden gülüyosun ben onu anlamış değilim, |
İsim: | sümeyye karabacak | Zaman: | 01.09.2008, 19:28 (UTC) | Mesaj: | başı RAHMET ortası MERHAMET sonu ise AZAD olan MÜBAREK RAMAZAN ayının hayırlara vesile olmasını dilerim... :D :) ;) |
İsim: | muharrem | Zaman: | 01.09.2008, 18:20 (UTC) | Mesaj: |
YÜZÜNDEKİ ÇÖKMÜŞ ifadeyle bakkal dükkanından içeriye doğru yürüdü Louise Redden. Kılık kıyafetinden fakir olduğu çok kolay anlaşılıyordu kadının. Bakkalın sahibine mahcup bir şekilde yanaşarak veresiye birkaç şey alıp alamayacağını sordu. Yumuşakça kocasının hasta olup çalışamadığını, yedi çocukları olduğunu ve yiyeceğe ihtiyaçları olduklarını anlattı adama. Bakkalın sahibi John Longhouse, kadına küçümseyici bir bakış attı ve dükkanından hemen ayrılmasını istedi.
Kadın mahçup ve düşünceli olarak: “Lütfen bayım, size parayı en kısa zamanda ödeyeceğim” dedi. Bakkalsa kadına veresiye olarak birşey veremeyeceğini söyledi yeniden. Bu arada, kasanın yanındaki bir müşteri konuşulanlara kulak misafiri olmuştu. Adam bakkala yaklaşarak kadının aldıklarının parasını ödeyeceğini söyledi yavaşça.
Bakkal isteksiz bir şekilde kadına sordu.
“Elinde alacaklarının listesi var mı?”
Kadın “Evet, bayım” diye cevapladı.
“Pekala, listeni şurdaki teraziye koy, listen ne kadar ağır gelirse ben de sana o kadar mal vereceğim.” dedi John gülerek.
Louise kafasını eğip bir an duraksadı, daha sonra cüzdanına uzanıp bir kağıt parçası çıkardı ve üzerine birşeyler karaladı. Sonra kafası yine eğik bir vaziyette kağıdı terazinin bir kesesine bıraktı. Terazinin kesesi hızlıca masaya değene kadar aşağı indi. Bakkal ve müşteri gözlerine inanamıyorlardı. John’un, gözleri teraziye dikilmiş kalmıştı. Yavaşça müşteriye döndü “Buna inanamıyorum!”
Müşteri gülümsedi ve bakkal terazinin diğer kesesine yiyecekleri doldurmaya başladı. Ancak ne kadar doldursa da terazi dengelenmiyordu, en sonunda terazi daha fazla eşya alamayacak kadar doldu. Bakkal son derece hoşnutsuz bir şekilde ve hayret içerisinde kalakalmıştı.
Sonunda, terazideki kağıdı aldı merakla ve üstündeki yazıyı büyük bir şaşkınlıkla okudu. Elindeki bir liste değildi ve üzerinde şöyle yazıyordu: “Allah’ ım, sen ihtiyaçlarımı bilen ve karşılayacak olansın. Bunu sana havale ediyorum.”
Bakkal terazideki yiyecekleri kadına uzattı ve sessizliğe büründü.
Louise diğer müşteriye teşekkür etti ve bakkalın uzattıklarını alarak dükkandan ayrıldı.
Müşteri John’ a elli dolar uzattı ve “Her kuruşuna değdi.” dedi.
Bu olaydan kısa bir süre sonra sonra bakkal John Longhouse terazinin ortadan kırılmış olduğunu farketti hayretle. Duanın gücünü anlamıştı artık.
|
İsim: | zekiye karabacak | Zaman: | 01.09.2008, 12:31 (UTC) | Mesaj: | yağmur yüklü bulutlar gibi gelerek bizleri BEREKETİYLE donatan RAMAZAN ayınız mübarek olsun.herkeze slmlar :D |
İsim: | muharrem | Zaman: | 01.09.2008, 10:09 (UTC) | Mesaj: | on bir yayın sulatanı ramazan ayına girmiş bulunuyoruz islam alemi ve siz değerli kale köyü sakinlerine sağlıklı mutlu bir yaşam diliyorum
(saygılarla künyeli muharrem) |
İsim: | okan | Zaman: | 31.08.2008, 20:51 (UTC) | Mesaj: | selam arkadaslar akının oglu okan ben nasıılsınız eger konusmak isterseniz sevgili köylülerim benim msnnede okan_38400@hotmail.com sizi seviyorum kendinize iyi bakın suan ben istanbuldayım
bay
|
İsim: | vedat kılıç | Zaman: | 31.08.2008, 20:47 (UTC) | Mesaj: | RAMAZANI ŞERİFİNİZ MÜBAREK OLSUN |
|
|
--- DEVELİ KALE KOYU --- |
|
---- DOĞDUĞUM YER ----
Doyduğum yer değil, Doğduğum yersin
Doyamadım sana Hey! Kale Köyüm
Küçük yaşta çıktım, Senin Koynunda
Rüyamdan çıkmadın, Sen sen Kale Köyüm..
Nice Yiğit yatar, senin Koynunda
Çiğdem açar Kar yatağı yolunda
Yetişirki Buğday, Arpa, darın da
Biraz nazlı verdin, sen sen Kale Köyüm..
O dağların, taşın Yüksek Bilirim
Gözümü kapatsam seni görürüm
Korkarım ki Hasretinden ölürüm
Bunu Böyle, Böyle bil Kale Köyüm,..
Yazı Çamın, Seni bana bağladı
Harmanında Anam, Anam ağladı
Şu Hasretlik yüreğimi Dağladı,
Sen FEHMİ'ye sor, sor Kale Köyüm..
İzim kaldı Toprağın da Külündü,
Anım kaldı senin her bir yerinde,
Dikenin Gül oldu Benim gönlüm de,
Bunu birde bana sor, sor Kale Köyüm..
Dağların da Kuzuların Otlardı.
Sularında Karpuzların çatlardı,
Madenin de, Dinamitler patlardı,
Saim Bey'e selam dur Kale Köyüm...
Kekik Kokan, dağların var Bağın var,
Nede tatlı Peynirin var Yağın var
El emeği, Kilimin var, halın var,
Sen bir Başkasın sen hey! Kale Köyüm..
FEHMİ ÇETİNKAYA
|
|
|
|